Makale:
Her çalışma alanının ayrı özelliği vardır.

Mesela;

kandan korkan doktor,

katilden korkan polis,

düşmandan korkan asker olamaz.

Olursa ne olur?

Hastaneler ölülerden,

ülke coğrafyası düşmandan geçilmez...

*

Siyaset de böyle bişeydir,

korkarsan eğer,

vatanı ya dışarıdaki,

ya da içerideki hainlere satarsın...

*

Kuruluş Savaşı'nda,

"ruhunu" düşmana satanlar olduğu gibi,

Cumhuriyet tarihinde de,

darbecilere satanlar olduğu aşikardır.

*

Bu zamana kadar en kolay yol darbeciden yana olmaktı.

Çünkü silahlı bir gücün arkanda hissediyorsun,

önemli bir gücü...

Bugün ise biraz değişti,

dün darbeciler karşısında titreyen meclis,

bugün 4 generalin tutuklanmasına şahit oldu.

*

Eğer suçlu iseler,

güzel bir gelişme...

*

Geçelim bu olayın başka bir boyutuna,

Milli Nizam'dan,

Saadet Partisi'ne kadar olan kısma...

*

Sokaklarda bağırıp çağıranlar,

"özgürlük istiyoruz" diyenler,

iş sıkıya geldi mi kaçıyorlardı.

*

Beni en çok şaşırtan ise, o dönem;

bir belediye başkanı kürsüye çıkıp,

esip gürlemesiydi,

"Laik hainler, inanç düşmanları"

diye başlayan konuşması devam edince,

protokolde bulunan Garnizon Komutanı ayağa kalktı,

"ne saçmalıyorsun!" dedi.

Başkan dondu kaldı,

"özür dilerim efendim, hata ettim, lütfen affedin"

türünden yalvarışlara geçti.

*

Erbakan'a bir tuğgeneralin küfür etmesini saymıyorum...

*

Peki,

sadece Saadet Partililer mi korkuyor?

Hayır.

Diğerleri de farklı değil,

6 kere şapkasını bırakıp kaçan Demirel farklı mı?

*

Ya şimdiki muhalefet?

Onlar çok mu cesaretli?

Meclise salonuna girmek için bile,

"zorbalardan izin alan kafa"

Bumlar mı darbecilerden bizi koruyacak?

*

BDP'ye verip veriştirenlerin,

geçmişte aynı masada rakı içtiklerini de biliyorum...

*

Dün,

kınalı kuzuları ölüme yollayanlar,

başkalarını çocukları üzerinden siyaset yapıp,

"vatansever ayaklarına" yatarlarken;

vatandaş, 'ordu'da yasak olan,

"Ya Allah! Bismillah! Allahuekber!"

nidalarıyla çocuklarını ölüme,

şahadet şerbetini içirmeye yolluyorlar.

*

Ölen kendi çocukları değil,

ama konuşuyorlar.

"başkalarının çocukları öldüğü müddetçe savaş devam etsin"

böyle diyorlar.

işte bunlar korkak siyasetçilerdir.

*

Başta söyledim,

siyaset cesaret işidir.

Ölümü göze alıyorsan siyaset yapacaksın.

"Ben ölmeyim başkası ölsün" kafasında bir adamsan,

halk keriz değil bunu yemez...

*

Ha "yok ben hiçbir riski göze almıyorum ama yine de siyaset yapacağım" dersen,

bir Vali gelir sana ağzına geleni söyler,

Sen de temsil ettiğin milyonlarca insan adına o fırçayı yersin.

"sen 'Vali'ysen bende 'milyonların temsilcisiyim'" diyemezsin...

*

Sonuç itibariyle ,

halkı korumak adına yapacağın görevlerde

korkuyorsan eğer;

subay olmayacaksın,

polis olmayacaksın,

itfaiye eri olmayacaksın,

savcı olmayacaksın

ve en önemlisi,

"siyasetçi" olmayacaksın...

*

illa da "ben korkuyorum ama kendimi kanıtlamak istiyorum" diyorsan,

Bizim Dursun'un kahvede çırak aranıyor

oraya gidip çalışacaksın.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner118

banner113