Taşların bağlandığı dönemler vardı.
Hani şu meşhur yıllar;
İlki;
1960…
İkincisi;
1970…
Üçüncüsü;
1980...
Dördüncüsü:
1997…
Beşincisi;
2007…
*
Hiç yaşanmamış sanki…
Başbakan asılmamış…
Genelkurmay Başkanı dövülmemiş,
bankalar darbeciler tarafından soyulmamış…
*
Sanki, Cumhuriyet dönemi yağlı ballı geçmiş;
Herkesin yaşam standardı yükselmiş,
anarşi sıfır,
talan olmamış,
İnsan hakları ihlalleri yapılmamış gibi…
*
Şimdi bunları unutup(!)
Silivri’ye gitmek istiyorsunuz.
Gidin… Gidin…
*
Saldırın orada askere, polise…
Belki sayenizde geriye dönme şansımız olabilir.
İnsanların tir tir titrediği, korktuğu döneme…
İstediğiniz bu değil mi?
*
Eskisi gibi;
Arkasına komutanları alıp,
Ekranlarda parmağını halkın gözüne sokan,
tehdit eden,
bir Genelkurmay Başkanı olsun istiyorsunuz…
*
Danıştay Başkanı istiyorsunuz,
Önüne gelen dosyayı incelemeden,
“Elimden gelse bunları asarım” diyen…
*
Yargıtay Savcısına hasretsiniz,
Her sabah karşınızda onu görmeyi,
halkın iradesine;
“Şeytan bunlar, ur bunlar”
Denmesini bekliyorsunuz…
*
Anayasa Mahkemesi Başkanı arıyorsunuz;
çoğunluğu “ötekileştirmesi” için…
*
YÖK Başkanı değişmesini amaçlıyorsunuz;
İnsanları ayrıştıran…
*
Rektör istiyorsunuz,
“İkna odaları” kuran…
*
HSYK’yı beğenmiyorsunuz.
Çünkü,
“Benim hâkimi sev,
O’nunkini kov” emvaline uymadığı için…
*
Ve…
Ve kendi özgürlüğünüzü,
başkalarının esaretini arzuluyorsunuz…
*
O zaman…
Basın, yağmalayın Silivri’yi, çıkarın tutukluları…
Sonra…
Sonra bizi asın,
yandaşlarınızı besleyin…
*
Vicdanınıza kurban olayım sizin…