Eski Türk filmlerini hatırlarsınız…

Konusu genelde şöyledir:

Başrol oyuncusunun karısı öldürülür…

Çocuğuna tecavüz edilir…

Sonra…

Sonra, yetmezmiş gibi bir de dövülür…

İzleyicinin “yeter artık!” dediği anlarda…

Esrarengiz bir biçimde güç gelir oyuncuya…

Ardından; kötü adamları bulup,

hepsini tek tek öldürür…

İzleyici ise rahat bir nefes alır…

*

Şimdi, “özel hayata müdahale var” diyenler var ya…

Birçoğu geçmişte ‘jön’ü döven adamlardı…

*

Açayım…

*

Müslüm Gündüz ile Fadime Şahin’in,

Yatak odaları…

provokasyon ürünü olsalar bile…

“Özel hayat” değil miydi?

*

Bir bürokratın kendi evine ayakkabısız girdiğini görüntüleyen,

kapı önündeki ayakkabılarını 24 saat çeken basın,

bugün hangi hakla, özel hayattan bahsedebiliyor?

*

Evinde iki tane dini kitap bulunan bir askerin,

İşinden edilmesi midir, özel hayatın gizliliği?

*

Elinde gizli kamerayla gezen Uğur Dündar,

“Kamu yararı” diyerek girmedi mi özel mülkiyetlere?

*

Bürokratları bir zaman,

Namaz kılanlar - kılmayanlar diye ayırmak,

Özel hayatı ihlal değil miydi?

*

Kadını “başörtülü” diye muayene etmeyen doktor,

Hangi Hipokrat’la kafayı çekmişte,

bu kararı vermişti?

Özel hayatı sorgulamak değil miydi yapılan?

*

Vural Savaş, Haşim Kılıç’ın evine yaptığı ziyareti,

“Karısı beni görünce, kafasını halının altına soktu” diye,

basına anlatıp, yayınlatması mıdır,

özel hayatın gizliği?

*

Evlere ayakkabıyla girip, “nasıl yaşadığımızı” kontrol eden zihniyet,

hangi hakla “özel hayatın gizliliğinden” bahsedebilir?

*

Yurtları basarak, seccade aramak mıdır,

öğrencileri özgürleştirmek?

Fişlemek midir, özel hayatın gizliliği?

*

Bu zulmü yapanlar şimdi çıkmış,

“Özel hayatı ihlal var!” diyor…

*

Geçin bunları! Geçin!

*

Şunu da iyi bilin:

Özel hayata müdahale,

Erdoğan hükümetinde bir kere bile yaşanmamışken;

geçmişte binlercesi yaşanmıştır…

Bu böyle biline…

-

Sağlıcakla kalın…