Makale:
Bir “ev” almıştım…

Emlakçıdan…

Borcumun Son 1000 TL’sini de elden ödeyip çıktım…

*

Adam benim son senedi yanlışlıkla avukata vermiş…

Daha doğrusu kendisi öyle söyledi…

*

Ben de, “çözeriz” deyip avukatın yanına gittim…

Aramızda şu konuşma geçti:

-Benim bir senet varmış onu alacağım

-Alamazsın

-Nasıl olur benim borcum yok ki.

-Borcun yok ama senet var.

-Ne yapacağız peki?

-Masraflarımı ödeyeceksin.

-Ne kadar.

-500 TL…

*

Emlakçıyı arayıp “masrafı ödemesini” söyledim…

“Ben karışmam” deyip çıktı işin içinden…

*

Avukata telefon açıp,

“Bakın beyefendi, borcum yok, yanınıza gelip emlakçıya telefon açalım,

sizde görün” dedim…

Avukat,

“Sizin o adama borcunuz olup olmadığı beni ilgilendirmez. Ben senedi bilirim” dedi.

Bunun üzerine avukatın bürosuna tekrar gittim…

“Sizin yaptığınız etik değil, sizi baroya şikayet edeceğim” dedim…

O’da “et bakalım” dedi…

Ve ertesi gün(Cumartesi) kapıma iki polisle hacze geldi…

Parayı iki misli fazla ödeyip, avukatı evden yolladım…

*

Pazartesi baroya gidip, 125 TL’de ödeyerek şikayette bulundum…

*

İlk şikâyetime cevap, “soruşturmaya gerek yok” oldu…

İkinci şikayetime, “soruşturmaya gerek yok”

Üçüncü şikayetime “soruşturmaya gerek yok”

Ve son şikayetim TBB’ine oldu,

Önce, “Ankara Barosu soruşturmalı” dedi…

Sonra “gerek yok” dedi…

Yani sonuç,

“soruşturmaya gerek yok” çıktı…

*

Aldığım dersler(!) yetmiyormuş gibi…

Avukat, “hakaret etti” diye,

hakkımda 5000 TL’lik tazminat davası açtı…

Önce 10.000 yazmış, sonra acımış olacak ki,

karalayıp 5000 TL yazmış…

*

Neyse…

Bunları yaşadım ama…

İçimi rahatlatan başka bir şey vardı:

Çünkü,

aldığım evde kendim oturmuyordum…

*

O günlerde Van’da deprem olmuş,

ve birçok kişi, kış günü dışarıda kalmıştı…

Mağdurlar için,

Kaymakam’a anahtar vermiştim…

O da sağolsun depremzedelerden birini eve yerleştirmişti…

Kendim kirada kalırken,

Vanlı vatandaşlarım ücretsiz faydalanmıştı evden…

Helali hoş olsun…

*

Şimdi bunun Feyzioğlu ile ne alakası var? diyebilirsiniz…

Şöyle var:

Kendisi ile ayak üstü sohbet ettik,

O esnada söyledim kendisine,

“Böyle bir durum var ve baronuza şikâyet” ettim dedim…

“Avukat olması gerektiği gibi davranmış” dedi…

*

Evet Metin Feyzioğlu’nunda,

başka hukukçularında söylediği gibi

Avukat hukuka uymuştu…

Çünkü ortada senet vardı…

İster zorla imzalatılsın, isterse yanlışlıkla…

“Avukat ona bakar” dı…

*

Peki,

Ergenekon- Balyoz  davalarında,

eldeki delillere göre,

hukuk kurakları içerisinde karar verilmedi mi?

Evet verildi…

Hukuka uymadılar mı?

Uydular…

Eeee o zaman, “Ama belgeler usulsüz şekilde dava konusu olmuş” niye diyorsunuz?

*

“Yeniden yargılansın” demek de neyin nesi…

*

Belgenin usulsüz olması önemli mi sizce?

Islak imza, ıslak imzadır…

*

Belgede adı geçen ismin altına imza atmışsanız,

gerisi teferruattır…

“Araştırmaya, soruşturmaya gerek yoktur”

*

Hukuk ne derse o kardeşim…

Ya vicdan?

S*et…

-

Sağlıcakla kalın…

 

Not: Mustafa Destici ile ilgili yazımın son paragrafında,

“Kıskançlık krizine girmeden” yazılacağına sehven

“Kıskançlık krizine girenlerden,” yazmışım. Tüm okurlardan ve

Sayın Mustafa Destici’den özür dilerim…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner118

banner113