Kızılay’dayız…

İşadamı bir arkadaşla sohbet ediyoruz.

İsim vermeyeceğim…

Yaptığı işi de söylemeyeceğim…

Sadece ibret vesikası olan olayı anlatacağım…

*

Konu çalışanlardan açıldı…

Ne kadar personeli olduğundan,

Ne kadar maaş verdiğinden falan…

Bir ara sordum,

“tesettürlüde çalışıyor mu?” diye

“Hayır” dedi…

Nedenini anlattı:

*

Geçtiğimiz yıl başörtülü birini işe aldım,

çalışkandı…

Bir süre benimle çalıştı…

Fakat olaylar zinciri öyle bir boyuta geldi ki,

“kızım ya başını aç, ya ayrıl”

demek zorunda kaldım….

*

Ve konuyu açtı:

“TSK’da yüksek rütbeli subaylar müşterim”

(TSK’dan aldığı ödüllerde arkasında asılı olarak duruyor, onu teyit ediyordu)

Devam etti:

Baktım müşterilerim tek tek kayboluyor,

yüksek rütbeli subaylardan ne gelen var, ne giden,

birgün merak edip içlerinden birine sordum:

“Ne oldu bir kusurum mu oldu da, sizleri kaybediyorum?” diye

“Daha ne olsun, tesettürlü çalışanın var ya yetmez mi?” dedi…

Bu konuşmadan sonra kızın yanına gittim, o sözü kullandım:

“Kızım ya aç, ya işten ayrıl”

-Sonuç?

-Kız ayrıldı…

*

İşte, hani diyorsunuz ya “biz ne yaptık size?” diye,

İşte bunları yaptınız…

Kızlarımızı işsiz bıraktınız.

Cahil bıraktınız.

Yetmez mi?

Bu olaylar için;,

İşinize geldi, “hepimiz aynı düşünüyoruz”,

İşinize geldi, “münferit” dediniz…

*

Eleştirdim,

TSK düşmanı oldum…

Israrla,

“TSK düşmanı olmak vatan haini olmak, omurgasız olmaktır” dememe rağmen…

*

Kolaycılığa kaçmayalım,

Türk halkından kolay kolay TSK düşmanı çıkmaz.

Kastamonu’dan ise hiçbir zaman!..

---

Sağlıcakla kalın…