Kaset olaylarıyla ilgili
bugüne kadar yazmadım,
ne Baykal’la
ne de bir başkasıyla ilgili…
Ama
kaçış yok, iki yorumda ben yapayım istedim.
*
Öncelikle kendimize şunları soralım:
“Gizli çekim yapmak etik midir?”
“Çekimi yapanı mı suçlayacağız, yoksa olayı yaşayanları mı?”
“Özel hayatı gizliğin sınırı nereye kadardır?”
Ve son soru:
“Geçmişte gizli çekimler kimlere karşı olmuştu?”
*
Kaset skandallarında “haklıyı” ve “haksızı” ayırmak çok zor.
Yani veballi bir iş…
“Gizli çekim yanlıştır” dersiniz,
Ama
Bir bakarsınız, resmi kurumdaki bir rüşveti ortaya çıkarır…
Yine “suç” dersiniz,
Üfleyen Hocanın(!) taciz ettiği kadını görürsünüz ekranda.
*
Gizli çekimin Türkiye’de mimarı Uğur Dündar’dır.
Her türlü kuruma girmesiyle beraber,
özel hayatın yaşandığı evlere de girerdi…
Hatta bir dönem,
tacizci birini görüntülemiş,
adam yaptıklarından pişman olup intihar etmişti…
Kimse o zamanlar “özel hayat” demedi…
Gizli görüntüleriyle meşhur Dündar’sa,
tonlarca ödül aldı…
Dündar’a kızdığımdan söylemiyorum bunları,
hatta seviyorum kendisini,
ancak demek istediğim,
“O zamanda da , bu zamanda da değişen bişey yok.”
*
Eskiden Şevki Yılmaz’lar takılırdı gizli çekimlere…
tarikatlar takılırdı…
Onları servis ederdi gizli eller…
“Namaz her yerde kılınır” diyen zihniyet okullarda öğrenci arardı…
“Bir yerde namaz kılsalar da çeksek” diye…
Sonra okulun çatısında yakaladılar bir gün çocukları,
manşet hazırdı,
“irtica okulda”…
Çarşaflıların arkasından yürürlerdi, “bir yanlış yapsalar da çeksek” diye…
*
Sonuç itibariyle,
geçmişte namaz kılanlar, gizli kameraya takılırken,
şimdi darbeciler, grup seks yapanlar kameraya takılıyor…
olayın özü bu…
başta dedim…
Çekimi yapanı da, çekileni de eleştirecek değilim.
Sadece şimdi yaşadığımız serüvenin, eskilere dayandığını anlatmak istedim…
Birde,
Eskiden “yanlış”ı çekenlere “ödül verildiğini”,
Şimdi ise “hain ilan edildiklerini”…