Konuşmayayım,
bu tür insanları “kırmayayım” diyorum ama…
Ama demeçlerini dinledikçe dayanamıyorum…
*
Mustafa Kamalak…
*
Kamalak “2004 MGK”sı için konuşmuş…
Demiş ki,
“2004 kararları uygulanmış…”
*
Adama sorarlar Kamalak:
“1997 de eli ayağı titreyen,
generallerin karşısında esas duruşta duran babam mıydı?” diye…
*
Adama sorarlar Kamalak:
Adalet Bakanı Şevket Kazan’ın o dönem,
yanına gelen ziyaretçilerini,
“Asker bir şey der” korkusuyla kovmasını…
*
Selçuklu Belediye Başkanı Muzaffer Salcıoğlu’nun,
kürsüde ‘meydanı boş sanıp’ konuşmasını…
Ardından bir rütbelinin, “ne diyon lan!” dediğinde,
“komutanım yanlış konuştum, özür dilerim” deyip,
180 derece nasıl döndüğünü…
*
“Merve Kavakçı olayında” nasıl geri adım attığınızı…
*
“Taksime cami” deyip nasıl kaçtığınızı…
*
Ve…
Ve…
Suriye’de öldürülen 100 binlere,
“yapılan doğrudur” demenizin nedenini sorarlar…
*
Daha çok şey sorabilirler size Sayın Kamalak…
*
Siz geçmişte,
zulmü kabullendiğiniz dönemler varken…
Yaşanmışlıkları unutup…
“2004 uygulandı” diyorsunuz…
*
O dönemlerde…
Erbakan’ın yaptığının doğru olduğunu,
şartların onu gerektirdiğini yazmıştım…
Ama…
Ama ben böyle yazarken…
Bugün siz, hükümeti “korkmakla” ya da “faşist birliktelikle” itham ediyorsunuz…
*
O dönem yapılan baskılara karşı cesaret örneği gösteremeyen siz…
Şimdi…
Şimdi hükümetin “bir zaman korktuğundan” bahsediyorsunuz…
*
Yok öyle “üç kuruşa beş köfte”
*
Bu konuda en son konuşması gereken sizsiniz…
*
Pardon…
*
Bu konuda “en son konuşması gereken” değil…
Aslında “hiç konuşmaması gereken” kişisiniz…
-
Sağlıcakla kalın…