Makale:
-Lan sen ne yapıyosun orda!
 
-Hocam ne oldu, niye kızdınız?
 
-Ya baksana şu birinci sınıf öğrencisine!
 
-Ne yaptı ki hocam?
 
-Daha ne yapsın! Yemin etmiyor.
 
-Nerden anladınız?
 
-Ağzını hiç hareket ettirmiyor.
 
-Ama hocam o daha 6 yaşında.
 
-Olsun canım ne fark eder, “And”ımız bu,  mecbur yemin edecek.
 
-Ya etmezse?
 
-O zaman görür gününü, ağzını burnunu kırarım o’nun!
 
*
 
Türkiye’de
 
6 yaşından 26 yaşına kadar “esas duruş”  yaşantısı var.
 
Komünist rejimlerde bile yokken…
 
*
 
Disiplinin, sadistliğe dönüştüğü gerçeği var.
 
İlk disiplin amaçlı yapılır, baskılar.
 
Ardından bu merhametsizliğe dönüşebilir…
 
*
 
Emrin yapılmaması değildir kızılan bazen,
 
Evde hanım fırçalamıştır “markete uğramadın” diye.
 
Üst kafayı takar bunu,  hıncını “ast”tan alır.
 
Bu kafa az değildir ülkemizde.
 
İlkokulda da böyledir,  son okulda da…
 
Ama dillendirmeye korkar insanlar.
 
*
 
Askerde,
 
Annesine küfür eden bir üstü şikâyet etmeye korkar.
 
Ama “annesine küfür edilmesin” diye asker ocağındadır.
 
“Düşman bana küfür edemesin” diye silah alır eline,
 
ancak, dost sandığı küfür eder.
 
Hem de ne küfürler.
 
(şu anda olmadığı söyleniyor, inanacağız)
 
*
 
Askerlik yaptığım dönem…
 
Koğuştan bir ses yükseldi.
 
“Yetişin ne olur!” diye bağırıyordu bir er,
 
Koştum koğuşa,
 
baktım asker camın kenarında, kendini atmak üzere,
 
ani bir manevrayla bacaklarından yakaladım.
 
*
 
Çektim kenara konuştum,
 
“Ölmek kurtuluş değil” dedim.
 
Uzun süre sohbet ettim,
 
asker  kendine geldi.
 
*
 
Sordum,
 
“Neden yaptın?” diye,
 
“Sürekli rahatsızlanıyorum,
 
Acı veren  bir tedavi sürecindeyim, çok canım yanıyor.
 
Bu yetmezmiş gibi, izin istediğimde küfür yiyorum.
 
Ağırıma gidiyor.”
 
*
 
O asker,
 
Ben askerliğimi bitirip giderken,
 
duygusal bir yazı yazmıştı arkamdan,
 
“Hayatımı sana borçluyum”  diyerek.
 
*
 
Bir gün,
 
9 Eylül Üniversitesi mezunu bir genç onbaşı vardı,
 
acemi bir şoförün yanına Araç Komutanı olarak verildi.
 
Arkamdan geliyordu araç,
 
devrilmiş, haberimiz bile olmadı.
 
Onbaşı ölmüş,  yine haberimiz yok.
 
Cenazesi gitti yine bilmiyoruz.
 
Ne askeri savcı gelip bize bir şey sordu,
 
Ne de o günkü komutana ceza verildi…
 
*
 
Son bir örnek,
 
“Sesimi  duymadın” diyen bir yüzbaşı,
 
Gözümün önünde bir çavuşu sopayla döverek,
 
sakat bıraktı.
 
Yanımdaki üsteğmenin ifadesi aynen şu olmuştu o zaman,
 
“bir gün gelecek, bu çocuk TBMM’ye  girecek,
 
Ve o zaman çıkaracağı kanunlar hep aleyhimize olacak”
 
*
 
Şimdi…
 
Şimdi bir üsteğmen bayan intihar etti.
 
Genelkurmay Başkanı “soruşturma yapacağız” diyor.
 
*
 
Sen,
 
 2 bin askerin intiharına ses çıkarma,
 
Üstelik birçoğu sadist bir komutan yüzünden.
 
Ama “kadrolu bir personelim intihar etti” diye soruşturma başlat.
 
Yapılan doğru.
 
Ama zamanlama yanlış…
 
*
 
Son olarak şuna geliyorum…
 
İlkokulda başlatılan korku,
 
Sosyal yaşamda neye sebep oluyor biliyor musunuz?
 
‘Savcı’nın karşısında titreyen suçsuz insan türlerine,
 
Ancak buna karşılık, suç makinesi olanların,
 
Hukuka kafa tuttuğu insan türlerine…
 
---
 
Sağlıcakla kalın…
 
 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner118

banner113