Makale:
Hukukçu bir arkadaşım var.

Şu anda milletvekili...

Savcılık yaptığı dönemlerde

önemli işlere imza atmıştı.

*

Sohbet ettiğimiz bir gün şöyle dedi:

“Yaptığım..............operasyonunda

tutukladığım kişiler boş adamlar değildi.

Önemli akrabaları vardı.

Birinin kardeşi profesör,

Bir diğeri emniyet müdürü,

Kimisi hukukçu...”

Sonra devam etti:

“Akrabalarının aramasından başımı kaldıramamıştım”

*

Bu ifadeden sonra anlamıştım ki,

bazılarına dokunmak biraz daha zordu.

Kolay değildi Müesses Nizam’a yaklaşmak.

İnceden inceye araştırılırdı.

“Başıma bir iş gelir mi?” korkusu vardı.

*

Şu anda ise hukuk, her alanda kendini gösteriyor.

Korkmadan...

*

Diyeceksiniz ki , “madem öyle ya MİT?”

*

MİT’e dokunmak bambaşka bişeydir.

Başka kurumlara benzemez.

Savcı diyelim ki MİT üzerinde tahkikat yapacak.

Ne bulacak peki MİT’te?

Söyleyeyim:

“PKK içinde görev almış terörist...”

“Yahudi lobisinde bir Yahudi...”

“Din tüccarları içinde bir mürit(!)...”

*

Savcı bu durumda ne yapar?

MİT’çiyi “sen teröristsin diye tutuklayabilir mi?”

O zaten teröristin içine girmiş bir ajandır.

Ya da;

din tüccarı içine sızmış elemanı,

“sende bunlardansın” diye

Yakalatabilir mi?..

Yani MİT’in işi zaten kanunsuzların içine sızıp,

“Kanunsuz” gibi davranmaktır.

Yoksa MİT elemanı bir polis gibi,

üniforma giyip kendini gösteremez.

*

Peki , içlerinde ya hain varsa?

Tabiî ki MİT içerisinde hainler varsa tespit edilmeli.

Ama bunu yaparken de MİT’in stratejisi uygulanmalı.

Savcı basit bir olayı araştırır gibi yapmamalı bunu,

MİT gibi çalışıp incelemeli...

Ve kamuoyuna son aşamada duyurulmalı.

Yoksa bu işler,

önüne gelen birkaç evraklarla halledilecek işler değildir.

*

MİT’i başıboş bırakalım da demiyorum.

Susurluk örneğinde bunun acısını çektik.

İşe MİT karışmış,

Sonra parasal bir birlikteliğe dönmüştü.

*

Kurlu Savaş’ın “Susurluk Raporu”nda okumuştum:

Mehmet, Mehmet’e para vermiş,

Bunu duyan diğer Mehmet öbür Mehmet’ten para almış,

Sonra Abdullah’ta bakmış ‘para alış verişi var’ bir de o almış...

Yani,

Kimin eli kimin cebinde belli değil o zamanlar...

Kazadan sonra öğrendik tüm bunları...

*

Eskiden kirli ilişkiler kazalarda ortaya çıkıyordu.

Bir savcı işadamıyla birlikte aynı araçta kaza yapmış,

arabanın içinde bir çanta dolusu para çıkmıştı.

Susurluktaki kamyon kazası da hakeza...

Şimdi bunlar beklenmiyor,

yani “kaza(!)” olması...

Savcı takip ediyor bu işleri...

*

Önceki yazımda tahmin etmiştim.

“MİT soruşturması aşamasında,

KCK savcısı görevden alınabilir” diye.

Tahminim tuttu...

*

Ama

her ne kadar MİT’’e uzanan bir dava olsa da,

Savcı her ne kadar yanlış yapmış olsa da,

görevden alınmamalıydı.

Ferhat Sarıkaya’ya yapılan yanlış burada da tekrar edildi.

Ama biraz hafifi,

savcı işinden olmadı en azından...

*

Ferhat Sarıkaya hem davadan alınmış,

hem de işinden atılmıştı...

O dönem,

ne CHP,ne MHP,ne BDP,

hiçbiri sahip çıkmamıştı adama.

*

Bugünde tam tersini yapıyorlar.

Dün, “Atın bu savcıyı!” diyenler.

Bugün,

“Ne istiyorsunuz savcıdan!” diyorlar.

“Hukuka karışmayın!” diyorlar.

İşin ilginci, BDP de aynı telden çalıyor.

*

En komik açıklama ise Kılıçdaroğlu’ndan geliyor.

Dün, “Savcı K.K.Komutanını tutuklayamaz” derken,

Bugün, “Savcı herkesi tutuklayabilir” diyor.

*

Velhasıl-ı kelam ,

bazıları,

Sırf konuşmak için konuşuyor,

konu “hukuk” olsa bile...

sağlıcakla kalın

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner118

banner113