Makale:
“Bu hükümet terörü destekliyor”...

“Can güvenliğimiz kalmadı”...

“Eli kanlılar salıverildi, dışarı çıkamayacağız”...

“Başbakan istifa etmeli”...

*

Ne için söylendi tüm bunlar?

“Hizbullah salıverildi” diye...

Peki, yargı neden bırakılmıştı onları?

Çünkü,

adamlar için karar çıkmamıştı,

10 yıldır tutukluydular.

“Hukuken” salıverildiler...

*

Tutuklular için bir süre var,

5 yıl...

Eğer isnat edilen suç devlete karşıysa, terör içerikliyse,

10 yıl...

Adamlar 10 yıldır içerdeydi,

mahkemenin elinde kuvvetli deliller vardı,

ama...

Nihai karar açıklanmamıştı...

Ve bırakıldılar...

*

O dönem,

Hizbullah olayında Başbakan’a yüklendi muhalefet,

“’Alo’ de hâkime, adamları geri atsın” dediler...

“Kanunda değişiklik yapalım, bunlar dışarı çıkmasın” dediler.

“Hat!” dediler.

“Hot!” dediler...

Yandaş olan, olmayan tüm basın,

“bu adamlar elini kolunu sallayarak dışarıda gezecek, bu nasıl hukuk?”

Dedi,

“ben”de dahil...

*

Eeee...

Şimdi ne oldu?

“Kanunu değiştirelim, Hizbullahçılar bir 10 yıl daha yatsın” diyenler,

Hem de “tutuklu olarak yatsın” diyenler

Hangi noktadalar bugün?

Söyleyeyim:

“Hizbullah türü yargılamalar kanunla değişsin”,

Yani, “mahkemeden karar çıkmazsa, bir gün, bilemedin iki gün sonra salıverilsinler” noktasındalar...

Çıkan sonuç bu...

*

Hizbullahçılar şimdi dışarıda.

Kaçtılar...

Yine devam edecekler kaldıkları yerden...

Peki,

Mahkemenin ısrarla salıvermediği Ergenekoncular,

Ya onlar salıverilirse?

Diyelim ki saldınız,

“TBMM’yi yıkmakla” suçlanan kişiler meclise girdiler,

“Adalet Komisyonu’na”, üye oldular.

Oy hakları oldu.

O zaman ne yapacaksınız?

Yarın mahkeme,

“Karar...

Sanıkların cumhuriyeti yıkma suçları sabit olduğundan,

..........yıl hapis ile cezalandırılmasına.”

Dediğinde susacak mısınız?

“Adalet komisyonu görevine devam” mı diyeceksiniz?

*

Savunma Komisyonu’nda bir “astsubay kökenli”den rahatsız oldunuz.

Almadınız onu.

“Yakışmaz” dediniz.

Ama bugün,

Adalet Komisyonu’na, darbeden yargılanan birini koymaktan çekinmezsiniz siz...

*

Tüm bunlara rağmen;

varsayımlara,

delillere,

önyargılara,

geçmiş sabıklara,

her şeye ama her şeye rağmen,

ben,

“masumiyet karinesine” inanırım...

Hizbullah’ı, Ergenekon’u, can güvenliğimden dolayı “salmayın" derim.

Ama,

Bunu sadece kendimi korumak için yaparım.

Yoksa,

Mahkeme karar vermeden hiçbirine “suçlu” demeye hakkım yok.

Örneğin;

vicdanen, Mustafa Balbay tahliye olsun isterim.

Ama

hukuk çıkarmıyorsa “bir bildiği var” derim ve susarım.

Bu tür olaylarda öncelikle aşmamız gereken,

“Benim suçlum iyi, senin suçlun kötü” düşüncesinin terk edilmesidir.

Eğer biz bunu terk etmezsek,

Hukuk bizi yakın bir zamanda,

kesinlikle “terk edecektir”

Buna emin olun...

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner118

banner113