Makale:
Darbecilerin suçu kesinleşti.
 
Cezalar verildi…
 
Daha önce “tutukluğumuz niye uzadı” diyenler;
 
Bugün, “Neden hükümlüyüz?”  diyorlar.
 
*
 
Kimin ne kadar ceza yediğini yazmayacağım.
 
Bu cezaların adaletli olup olmadığını da…
 
Zaten çok yazan var…
 
*
 
Başka şeylerden bahsedeceğim…
 
Takıntılarım var…
 
*
 
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu
 
şöyle diyor,
 
“avukatları içeri girerken aradılar.
 
Biz suçlu muyuz ki, bizi arıyorlar?”
 
Bir de ekliyor başkan, “hâkim aranıyor mu ki,
 
beni arıyorsun?”
 
“Benim kim olduğumu biliyor musun!” edasıyla…
 
*
 
Alparslan Arslan,  Danıştay’a aranmadan girdi.
 
Başkan’ı vurup çıktı…
 
*
 
Avukat “aransın” ya da “aranmasın” demiyorum.
 
Ama “aranan suçludur” demek ne oluyor?
 
Yani AVM’lerde üstü aranan vatandaş suçlu mu?
 
Meclis’e giden halk suçlu mu?
 
Adliye’ye giden halk suçlu mu?
 
*
 
Hakkımda dava açılırsa avukatım o zaman şunu desin,
 
“Hâkim aranmadığı ve benim arandığım sürece,
 
 bu davayı protesto ediyorum!”
 
*
 
İkinci takıntım…
 
“Mahkemeye giden halkın önü neden kesildi?”
 
Kesilemez mi?
 
Siz bir zaman;
 
sanık yakınlarını mahkemeye,
 
mezuniyet için gelmiş ‘ana’yı okula,
 
yemin törenine ‘baba’yı almadınız.
 
Mahkeme sizi almamış yanlışlık nerde?
 
*
 
O kadar kişi salona sığmayacağınıza göre,
 
gitmenizdeki amaç mahkemenin duvarına bakmak mıydı?
 
Geçin bunları geçin…
 
*
 
Bir de “sarı basın kartı” meselesi oldu…
 
Ulusal Kanal’a konuşan herkes şunu dedi,
 
“basın kartı olmayanları almıyorlar”
 
Daha ne istiyorsunuz ki,
 
sizin yıllardır savunduğunuz bu değil miydi?
 
Gazetecilikle alakası  olmayan,
 
Beyoğlu’nda sabaha kadar kafa çeken adamlara
 
bir zaman basın kartları dağıtılmıştı…
 
gazeteci miydi bu adamlar?
 
Ama her yere giriyorlardı.
 
Kartı olmayanlar ise giremiyordu…
 
*
 
“Başbakanlıktan akredite olmayan
 
Sarı basın kartı olsa dahi içeri alınmadı”
 
Neden şaşırıyorsunuz? Yıllardır var bu?
 
Bu işin mimarı başbakan mı?
 
*
 
İlker Başbuğ için ifade edilen ilginç söylemlerde oldu…
 
“8 yıl hükümetle çalışan biri nasıl oluyor da, terörist oluyor”
 
Bu görüşe kısmen katılıyorum…
 
8 yıl komutan hakkında istihbaratın alınmamış olması,
 
ve bu tehlikeyle yaşanması hükümetin suçlu olduğunu da gösteriyor.
 
Adama sorarlar:
 
“Madem bu adam teröristti, 8 yıl nasıl fark edemedin?” diye…
 
*
 
Bir de başka bir soru var kafamda,
 
İlker Paşa “darbe niyetim olmadı” dedi,
 
müebbet hapse mahkum oldu…
 
Yaşar Büyükanıt, “darbe yapacaktım, muhtıra verdim” dedi,
 
ama serbest…
 
Bu da başka bir takıntım…
 
*
 
En komiğime giden ise;
 
mahkeme aşamasında,
 
her gün “hükumeti yıkacağız, mahkemeyi basacağız” deyip,
 
sonra,  “sanıklara hükumeti yıkma iftirası atılıyor” denmesi…
 
*
 
Hem “darbe yapmaya gidiyoruz” diyeceksin,
 
Hem de “iftira atıyorlar bize”
 
*
 
Neyse, Türkiye büyük bir tehlikeyi atlattı.
 
Ve şu an yapılması gereken;
 
demokrasiyi daha da güçlendirmek,
 
çetelere, teröristlere ve darbecilerle
 
daha çok mücadele etmektir…
 
*
 
Hür kalın…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner118

banner113