Makale:
Bakarsınız,

Duvara, onun rengine…

Denize bakarsınız,

Ormana, ağaca bakarsınız.

Gökyüzüne, yıldızlara bakarsınız…

*

Ağlayan çocuğa,

Koşan kediye,

Uçan kuşa bakarsınız…

*

Bakarsınız insanlara;

Açına, tokuna.

Eğlenenine, sakatına…

*

Peki görür müsünüz, görür müyüz ?

Duvara ve boyasına bakarken,

o’nu tutan atomların varlığı bizi ilgilendirir mi?

Denize bakarız içinde bir dolu hikayeyi umursamadan.

Ağacı odun sanırız, akıttığı gözyaşını bilmeden…

Gökyüzünün muhteşemliğini bile algılayamayız.

*

Ağlayan çocuğa sadece ağlayan,

Kediye koşan,

Kuşa uçan olarak bakarız.

*

500 Km. yol yürüyüp,

Bir damla su bulana bakar,

“yazık acıkmış” deriz…

500 Km.yi hissetmeden…

*

Birinin eline çocuk verirsiniz emanet gibi tutar.

Birileri için lezzetin adı “kan”dır…

Bir başkası yanında kim var görmez…

*

İşte Tayyip Erdoğan farkı burada ortaya çıkar:

Kucağına verdiğiniz çocukla kalbiyle iletişim kurar…

Karşısındakinin gözünün içine bakar,

kızmak ya da sevmek için…

El sallarken insanlara, birebir iletişime girer…

Bazıları gibi,

bir gözü karşısındakinde, diğeri kamerada değildir.

*

Sinirlenir…

Güler..

Ağlar….

Her mimik hareketi aslına uygundur…

Dün annesine ağladığında olduğu gibi…

*

İşte bakmakla görmek arsındaki fark…

Erdoğan hem bakar, hem görür.

İnsan sarrafı olan herkes bunu anlar…

Sonuç olarak diyeceğim;

Bakmak göz işi,

Görmek kalp işidir…

*

Bir değerli insanı kaybettik,

Allah rahmet eylesin, “başınız sağolsun başbakanım”…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner118

banner113