İnfertiliteye neden olabilecek birçok faktörün olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Kaya, “Bu faktörlerden biri de kadınların yaşıdır. Kadınlar annelerinin karnındayken kazandıkları belli bir yumurta sayısı ile doğarlar. Doğum sonrası bu yumurta sayısı artırılamaz ve menopoza kadar geçen süre içerisinde yumurtalıklarında belirli sayıda bulunan yumurtaları kaybederek en sonunda yumurtanın geliştirilemediği doğal bir süreç olan menopoz durumuna erişirler. Bu süregelişte çocuk sahibi olabilmenin bilincinde olmak gerekir. Kadınlar erişkin dönemde her menstrüel periyotta eşi ile düzenli ilişkisi sonrası fekundite oranı olarak adlandırılan belirli bir gebe kalma oranı taşırlar ki bu oran her menstrüel periyotta yaşa bağlı olarak değişkenlik göstermekle birlikte yaklaşık yüzde 10-20 dir. Fekundite oranı 32 yaşından sonra giderek düşerken; 37 yaşından sonra bu düşüş hızı oldukça artmaktadır. Ayrıca yaş ilerlemesi ile birlikte gebelik kayıplarında da ciddi bir artış söz konusudur. 35 yaş üstü kadınlar eğer 6 ay içinde tedavisiz gebe kalamıyorsa teşhis ve gerekli tedavi yapılmalıdır ve eğer 40 yaş üstü bir çift gebe kalamıyorsa bu değerlendirme çok hızlı bir şekilde yapılmalıdır” diye konuştu.
Yaşın artışı ile birlikte gebe kalmanın zorlaştığını belirten Kaya, şöyle konuştu: “İster aşılama, isterse tüp bebek yönteminde olsun yaş çok önemli bir faktördür. 35 yaşından genç kadınlarda tüp bebek başarısı ortalama yüzde 41,5, 35-37 yaş arasında yüzde 31,9, 38-40 yaş arasında yüzde 22,1, 41-42 yaş arasında yüzde 12,4 ve 43-44 yaş arasında ise yüzde 5’den azdır. Ayrıca yaşla birlikte myom, tüplere bağlı hastalıklar, endometriozis gibi gebe kalmayı etkileyecek problemler de ortaya çıkmaktadır. Bu bilgiler ışığında kadınların yaş ile gebelik hızının azaldığını bilmeleri, gerektiğinde uygun koşullarda yumurta veya embriyo dondurma gibi doğurganlığı ileri yaşlara taşıyabilecek yöntemleri bilmeleri ve bu konuda hekimlerinden danışmanlık almaları gerektiğini önemle vurguluyoruz.”