ABDURRAHMAN AĞA

 Beş tane kuzu kesin. Abdurrahman ağanın oğlu askere gidiyor. Üç gündür davullar zurnalar çalıyor. İlçenin gençleri, orta yaşlıları durmadan toplanıp toplanıp dağılıyorlar. Abdurrahman ağanın oğlu asker oluyor. Çevre köy ve ilçelerden gelenlerle Taksiler, Traktörler büyük bir kalabalık oluştu. İşte bu günler için yetiştirdik. Vatanı için, Bayrağı için, Dini için, canını seve seve vermeye gidiyordu. Davullar, zurnalar çalıyor, Abdurrahman ağanın oğlu Eyüp askere gidiyor.

Abdurrahman ağa,
- Ben oğlumu, vatanım için, dinim için, bayrağım için yetiştirdim. Git oğlum Allah yardımcın olsun. Ağlayan anneye kızmak istedi, vazgeçti. Çünkü, ağlamamak için kendini zor tutuyordu.
Eyyübün askere gidişi günlerce konuşuldu. Abdurrahman ağa asker babası olarak çarşıda falan  bir daha alımlı ve gururlu yürüyordu. Her fırsatta oğlundan bahseder, komando elbiseli , eli otomatik silahlı resmini gösterir.
Bir gün Abdurrahman ağanın evinin önüne bir jip geldi. İçinden bir başçavuş , üç asker indi. İlçede bulunanlar meraklı meraklı bakıyordu. Herkes bir birine 
- Hayrola
- Ne oldu?
- neden gelmişler derken  Abdurrahman ağanın evinden ağıt göklere yükselmeye başladı. Eyyüp PKK ile yapılan çatışmada şehit olmuştu. anası , eşi kendini yırtıyor, çığlık çığlığa ağlıyor, feveran ediyorlar. Ama Abdurrahman ağa gözleri dolu dolu, şehit babası olmanın gururunu, büyüklüğünü göstermeye çalışıyordu. Bütün köylü toplandı gurup, gurup taziyede bulundu. Herkesin yüreği kan ağlıyordu. Bu kaçıncı şehitti ilçede.
Kapının önünde bir partinin gençleri toplanmış “Şehitler ölmez”......v.s. durmadan sloganlar atılıyor.
Öğle oldu, ileri gelen zatlar, vali, Kaymakam, v.s. herkes, her partili şehidin mezarına toplanmış, cenaze namazı kılındı. Bir partinin bayrakları ağırlıklı. “şehitler ölmez” sloganları atarak cenazeyi mezarlığa kadar slogan atarak götürdüler. Herkes heyecanlı, çevre kaza ve köylerden gelenler heyecanlı, üzgün hepside yeter artık bu dursun diye yetkililere yalvarıyordu ama, bir türlü şehitlerin arkası gelmiyordu. Her gün bir ananın ve bananın yüreğine kor düşüyordu.
Eyüp şehit olalı Abdurrahman ağa fazla konuşmuyor, zamanının çoğunu Başkanı olduğu camiye ve kuran kursuna harcıyor.
Abdurrahman ağa hacca gitmeye karar verdi. Caminin işleri yoluna girmiş, Kuran kursunun da üç aylık ihtiyacını bırakmıştı. Abdurrahman ağa Eyyübe olan sevgisini Kuran kursunda okuyan çocuklara verdi.
1999’da hacca gitti. Haçta her gün bir haber geliyordu, imam hatipler kapanmış, başörtüsü yasaklanmış, Kuran Kursları da kapanıyor diye her önüne gelen laf söylüyordu. Aslı var mı  yok mu kimsede bilmiyordu. Abdurrahman ağa Kuran Kursunun kapanacağına bir ihtimal vermiyordu. Çünkü orada Devletine, memleketine, Dinine, Bayrağına bağlı nesil yetişiyordu. Abdurrahman ağa bunun için o Kuran kursuna emek vermişti. Onun içinde söylenenlere bir türlü inanmıyordu.
28 Şubattan sonra bir kısım şeyler olmuş, Abdurrahman ağanın Başkanı olduğu Kuran kursuda ruhsat alıncaya kadar kapatılmıştı. Kuran kursu Diyanete bağlanacak ve sonrada açılacaktı. Bu işlemler içinde İlçeden ileri gelenler Abdurrahman ağayı bekliyorlardı. Yani Kuran kursu geçici kapanmıştı.
Abdurrahman ağa 30’a yakın Türk Bayrağı takılı araçla hacdan gelirken karşılamaya gidildi. Abdurrahman ağa dostlarını kendilerini karşılamaya geldiğini görünce çok sevindi. Sonra yanında bulunan İbrahim muhtara ,
- Kuran kursunda okuyan çocukları niye getirmediniz, hiç olmazsa büyükleri getirir.
Aslında Kuran Kursu geçici olarak kapandığı için talebeleri evlerine ve köylerine gönderilmişti. Muhtar ıhıladı sıkıladı bir şey diyemedi ama, Abdurrahman ağa bozuldu. Köye geldi, evin yolu  üzerinde Kuran Kursu bulunuyordu. Kursa uğrayıp çocukların hediyelerini verip öyle eve geçelim dedi. Kuran Kursuna geldi. Kapıda mühür vardı. Abdurrahman ağanın rengi sap sarı kesildi. Eli ayağı titriyor, buz gibi terliyordu. Nefes almakta zorluk çekiyordu. Oğlu şehit olduğunda böyle olmadı Abdrurrahman ağa buz gibi terliyor, olduğu yere yığıldı. Doktor çağırdılar, köylü.
- “Hacda çok yorulmuş”
- “Hava değişikliği iyi gelmedi.”
- Kuran kursunun kapalı olmasını hazmedemedi.
- Kuran kursunun geçici kapandığını anlatmak lazamdı gibi herkes bir kafadan konuşmaya başladı. Doktor geldi, önünü açtı, kemerini gevşetti, ayakkabılarını çıkardı, nabzına baktı, çabuk Ambulans çağırın dedi. Kuran Kurusnun önüne yatırdılar. O arada kuran kursunda okuyan küçük Bilal geldi. Abdurrahman ağaya o kalabalıkta ulaştı. Birbirlerine sarıldılar. Abdurrahman ağanın gözlerinden yaşlar akmağa başladı. Bilal’e bakıyor bakıyor, ama bir türlü konuşamıyordu. Ambulans geldi. Doktor gerek kalmadı dedi. Biraz önce kelimeyi şahadet getirerek ve Bilal’e bakarak vefat etti dedi.
Abdurrahman ağayı bütün köylü dualarla uğurladı. Mezarı başında Bilal’in okuduğu kuranı kerim herkese duygulu anlar yaşattı.

ALİ İLKBAHAR